Çağdaş çoğulcu demokrasilerde, yönetici kadronun seçilmesi aşamasında siyasi partilerin ifa ettikleri görevin önemi tartışmasızdır. Siyasi partilerin tanımını yaparken iktidarı ele geçirme veya devam ettirme amacını göz önünde bulundurursak, siyasi iktidarın siyasi partiler aracılığıyla elde edilmesi, yönetici kadronun da siyasi partilerce tayin edilme usulü büyük önem kazanmaktadır.
Siyasi partilerin; toplumdaki dağınık düşüncelere açıklık kazandırması, kendilerini destekleyen seçmenlerin ve çeşitli sosyal grupların çıkarlarını bağdaştırması, seçimler yolu ile belirli bir görüşü savunan ve iktidara talip olanların seçmenlerce tanınması, siyaset eğitimi gibi bir çok işlevi bulunmaktadır. Bu işlevlere baktığımızda siyasi partilerin parlamentoda kendisini temsil edecek olan adayları belirleme yönteminin ne kadar önemli olduğu açıktır.
Siyasal partilerin aday belirleme süreç ve yöntemleri, doğrudan siyasal partilerin tanımındaki unsurların bir sonucu olarak belirir. Siyasal partiler, daha önce de belirttiğimiz gibi, her şeyden önce iktidar için kadrolar yetiştirmek ve iktidar için seçimlere hazırlanmak durumundadır. İktidar için kadrolarını yetiştirmesi, partilerin siyasal devşirme fonksiyonu vasıtasıyla sağlanmaktadır.
Demokrasilerde iktidar olabilmek, seçimleri kazanmaktan geçtiğine göre, siyasal partiler aday göstermek zorundadırlar. Partilerin devşirme fonksiyonu, siyasal sistemdeki çeşitli rolleri üstlenecek kişilerin seçimi sürecidir.
Çağımız demokrasilerinde, vatandaşın devlet yönetimine katılması, yöneticilerin seçilmesi ve denetlenmesi şeklinde gerçekleşebilmektedir. Demokratik rejimlerde, hemen her vatandaş hiç değilse hayatının bir devresinde yöneticiler arasına girmeyi isteyebilir. Ancak her toplumda hukuk kuralları seçme ve seçilme hakkını bazı koşullara bağlamıştır. Türk hukuk sisteminde de milletvekili adaylarının belirlenme usulleri Siyasi Partiler Kanununda düzenlenmiştir.
Aday belirleme yöntemleri, Türk demokrasisinin ve siyasal partiler hukukunun en önemli sorun alanlarından birisidir. Çünkü, parti içi demokrasinin en önemli ölçütlerinden birisi olan aday belirleme yöntemi, parti içi demokrasinin gerçekleşmesi, demokratik rejimin ve siyasal sürecin sağlıklı işlemesi ve halkın irdesinin parlamentoya daha iyi yansıması açısından büvük önem arz ermektedir. Nasıl ki siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru ise, aday tespit yönteminin demokratik olması da, parti içi demokrasinin vazgeçilmez ilkesidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi verdiği bir kararında bu hususa vurgu yaparak “ aday belirlemesi parti içi demokrasiyi doğrudan ilgilendirir.” demiştir.
Dünyadaki Bazı Ülkelerden Örnekler
Aday belirleme süreci açısından iki temel ampirik sorun, bu sürecin ne kadar merkezileştiği ve sürece katılımın ne ölçüde yaygın olduğudur. Batı demokrasilerindeki partilerde aday belirleme usulleri çok çeşitlidir. Teorik olarak bir uçta adayların bütün partili seçmenlerin veya taraftarların oylarıyla belirlenmesi, öteki uçta da tek başına parti lideri tarafından belirlenmesinin söz konusu olduğu düşünülebilir. Bu iki uç arasında ise sürecin merkezileşme derecesine göre, adayların seçim çevresindeki tüm parti üyelerince belirlenmesi, seçim çevresindeki parti üyelerinin bir bölümünce (mesela bir delege kongresince) belirlenmesi, partinin bölgesel örgütünce belirlenmesi, partinin ulusal düzeydeki merkez karar organınca belirlenmesi ve ulusal düzeydeki parti-içi hiziplerin liderlerince belirlenmesi gibi çeşitli usuller vardır.
Micbael Gallagher ve Michael Marsb'ın dokuz demokratik ülkede (Belçika, Büyük Britanya, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda ve Norveç) aday belirleme süreçleri üzerindeki karşılaştırmalı inceleeleri de benzer sonuçlar vermiştir. Bu araştırmaya göre, aday belirleme sürecini tüm partili seçmenlere veya taraftarlara açan tek belli başlı Batı demokrasisi, ABD 'dir. Buna karşılık etkili bir tercihli oy (İtalya), alternatif oy (Avustralya), devredilebilir tek oy (İrlanda) ve devredilemez tek oy (Japonya) sistemleri, seçmenlere aynı partinin ya da değişik partilerin adayları arasında bir tercih yapma imkanı vermek suretiyle, bir dereceye kadar benzer bir fonksiyon ifa edebilir. Adayların, tüm parti üyelerinin katıldığı önseçimler yoluyla belirlenmesi yöntemi ise çok yaygın değildir. Bu yöntem, başlıca Belçika partilerinde (diğer yöntemlerle bir arada olarak), İngiltere Liberal ve Sosyal Demokrat Partilerinde, Hollanda'daki D'66 Partisinde kullanılmaktadır. Bu yöntem, Finlandiya'da 1978 yılında kanunen zorunlu kılınmıştır. Tabi ki yukarıda anlatılan yöntemlerden en yaygın olanı, adayların seçim çevresi parti örgütü üyelerinin bir bölümünce (ya bir delege kongresi veya seçim çevresi örgütü yönetim kurulu tarafından) belirlenmesidir. Bu sistem, İngiliz Muhafazakar ve İşçi Partilerinde, Fransız Komünist ve Sosyalist Partilerinde, tüm Alman, İrlanda ve Norveç partilerinde, başlıca Belçika (tüm üyelerin katıldığı seçimlerle birlikte olarak), Hollanda ve İtalyan partilerinde uygulanmaktadır. Bu sistemde aday belirleme yetkisinin, partinin seçim çevresi örgütleriyle merkez organları arasında bir şekilde (mesela aday adaylarının önceden parti merkez organının incelemesinden geçirilmesi veya yerel örgütçe belirlenen adayların merkez organınca veto edilebilmesi, ya da adayların bir bölümünün yerel örgütlerce bir bölümünün merkez organlarınca belirlenmesi gibi) bölüşülmesi de mümkündür. Adayların parti merkez organlarınca belirlenmesi yöntemi daha az yaygın olmakla birlikte, iki büyük Fransız merkez-sağ partisinde (RPR: Cumhuriyet İçin Birlik ve UDF: Fransız Demokrasisi İçin Birlik), Avusturya Sosyalist Partisi'nde, başlıca İsrail partilerinde, adayların bir bölümü için başlıca İtalyan ve İrlanda partilerinde uygulanmaktadır. Nihayet, adayların belirlenmesinin sadece parti liderine bırakılması, Batı demokrasilerinde çok nadir görülen bir durumdur.